Monday, May 10, 2010

Paralel Girişimcilerde bir Artış Olmasını Bekliyorum

Son günlerde sayıları giderek fazlalaşan paralel girişimciler görüyorum ama bunu gören belki de sadece benimdir. Bu insanlar çoklu girişimşilerde eş zamanlı çalışan kişilerdir. İlk bakışta bu, son derece zor ve tehlikeli bir eylem olarak görünmektedir ancak doğdukları günden itabaren çoklu işler yürüten yeni jenerasyon için bu sadece sıradan bir iş olabilir.
Bunun için aynı anda çoklu poker oynama olan yaygın online şans oyunları eylemin den türediğini düşündüğüm 'çoklu -masa' terimi kullanılıyor. Aslında bence muhteşem bir benzetme. Çünkü poker ıyunundaki olasılıklar tıpkı yeni bir girişimin olasılık ve şanslarına benzer.
Diğer yandan, paralel girişimcilerden yaklaşımlarının avantajları hakkında bilgi aldım. Bunlar:
1. Manivela ve riskten korunma portfoyü: Seri girişimciler de dahil olmak üzere diğer tüm girişimciler bütün yumurtalarını tek bir sepete koyuyor. Yatırımcılar uzun zamandır finansal ve manivela risklerinden kaçınmak için porföyün değeri üzerine tartışmaktadır. Öyleyse girişimciler neden aynısını yapmasın?
2. Danışman ve yatırımcılara paylaşımlı ulaşım: Danışmanlar meşgul insanlardır. Aylık yemeğinizde çoklu şirket meselelerini tek seferde halletmek mümkündür. Portföylerini hazırlayan yatırımcılar en iyiyi ortaya çıkarmak için tek oturumda birçok girişimi duymak isterler.
3. Mevcut pazar geri beslemelerini çapraz dölleme: Belirli bir zamanda şirkette öğreneceğiniz şey diğer şirketleriniz için farklı şekillerde karlı olabilir ya da riskten kaçınmanıza yardımcı olabilir. Birinde müşteri sayınız arttıkça diğerinde de artış olacaktır.
4. Temsilciler sanatını beslemek ve güçlendirmek: Uzun süreli başarı için her girişimcinin ne zaman adım atacağını ve ne zaman yetki vereceğini bilmesi gerekir. Bu tek bir girişcinin geç olana kadar dikkat etmeyeceği bir beceridir.
5. Geri ödemeleri çoğaltın: Birçok paralel girişimci erken çabalarla finansal güvenliği sağlamayı başardı. Şu anda çoklu girişimlere aktif katılım ile geri ödemeleri çoğaltmanın yollarını arıyor olabilirler.
6. Yüksek enerji: Ve şimdi başka bir gerçekliğe geliyoruz; bazı insanlar çoklu görevleri severler ve yalnız yapılan işleri son derece sıkıcı bulurlar.
Tabi ki, aynı anda birden fazla ata binmenin riskleri vardır. En azından biri zor zamanlar geçirirken diğerinin işleri de iyi gitmeyebilir ya da kendini tamamen veremeyebilir. Rich Christiansen ile yaptığım röportaja bir göz atıın.
Tek girişimciler bile birçok girişimle uğraşmanın acısını çekebilirler. Burada en önemli sorun çoklu rollerin hukuki açıdan ya da diğer yönlerden birbirleriyle ters düşmemesidir. Dikkatli olun.
İnsanların paralel girişimlere girmesinde en sık kullandıkları yol bir diğerine başlamaktır. Burada risk , yeni bir işe başlamak tahmin edildiğinden daha fazla vakit alır ve yeni şeyler çok fazla enerji tüketir.
İlk defa çoklu girişime girenler için bir işe diğerinden daha fazla odaklanmak başarısızlığın en büyük sebebidir. Paralel girişimlerin bir istisnadan çok norm olmasını bekliyorum.

Monday, April 26, 2010

Bazıları için 'Günün biri' Asla Gelmeyecektir

Eğer 'bir gün ben de kendi şirketimi kuracağım' diyen herkes için bir dolarım olsaydı, zengin olurdum. Şayet o gün bu insanların tümü için gelirse, girişime boğuluruz. Ama yine de bu ihtimalerden her hangi biri için uykularım kaçmıyor.
Birçok kişi zaman zaman işleri ağırdan alır ancak burada sorunun bundan daha derin olduğundan şüpheliyim. Bu sebeple bazı insanların yolculuğa neden bir türlü başlayamadıkları hakkında iş yaşamı kitaplarından kendi araştırmamı yaptım. Kendinizi bu kategorilerden her hangi birinde bulursanız, belki de gerçek bir girişimciden çok 'olmak isteyen' birisinizdir.
  • Yapıcı değil hayalperestsiniz. Bu kategorideki insanların birçoğu uygulayıcıdan çok 'fikir insanı' olmayı tercih ederler. Gerçekte, hayal etme ve fikir kısımları işin kolay tarafıdır ve zor olan kısımsa işleyecek bir plan oluşturmak ve bunun başarılı olmasını sağlamaktır. Güçlü bir görüş gereklidir ancak bu hayalden farklıdır.

  • Yeni beceriler kazanmada başarısız olmak. Akademinin beceri isteyen bir yer olduğunu düşünen insanlar okuldan hemen sonra bu durumla karşı karşıya kalırlar. Aslında, okullar sadece nasıl öğreneceğimizi öğretir. Özel uzmanlıklar deneyimlerle kendiliğinden öğrenilir, kitaplardan değil. Güven ve ilgi azalmadıkça, öğrenme yaşla birlikte düşüş göstermez.

  • Sağlıksız başarısızlık korkusu. Bir zamanlar tanıdığım bilge bir adam ' Hiç korkmayanlar ahmaklardır' demişti. Başarılı insanlar rasyonel korkuların üstesinden gelebilir ve işi yapmak için harekete geçebilirler. Diğerleri ise korkularından takatsiz kalırlar ve asla başlayamazlar. Bir takım başarısızlıkları tahmin etmek ve onlarla başa çıkmayı öğrenmek, en etkili öğrenme yollarından biridir. Yatırımcılar bunu çok iyi bilir.

  • Saklı kalmış başarı korkusu. İster inanın ister inanmayın, bazı insanlar başarıdan korkarlar ve eğer yaklaştığını görürlerse aniden duruverirler. Aslında piyangoda kazandıktan sonraki yaşanan birçok başarısızlık hikayesi göz önüne alındığında, başarıdan sonra hayatını yönetebilmek güçlü bir insanın yapabileceği bir şeydir.

  • Siz mükemmeliyetçisiniz, pragmatist değil. Sürekli değişen dünyada, yeni bir ürün ya da hizmet asla mükemmel olamaycaktır, o zaman başlamak niye? Bir uçta, yatırımcıların otuz yıldır aynı fikir üzerine çalıştıklarını ve bir sonuca varamadıklarını biliyorum. İş yaşamında başarı için kanıtlanmış yol bir şeyler ortaya çıkarmak ve tekrarlayarak bunu geliştirmek.

  • Odaklanmamak ya da kafanın kolayca karışması. Başarılı girişimciler güçlü bir görüşe sahiptirler ve kimsenin ya da hiç bir şeyin onları yoldan çıkarmasına izin vermezler. İş yaşamında bu, önceliklerinizi belirlemeniz anlamına gelir, acil olanı önemli olandan ayırmalısınız. Odaklanmayı, işinizi organize etmeyi ve uygun olduğunda görevlendirmeyi öğrenin.

  • Daima bahane bulma. Girişimciliğin ilk prensibi sorumluluğu başkasına yüklememektir; iyi ya da kötü ne yaparsanız yapın tüm sorumluluğu kabul etmek zorundasınız. Bahaneler işinize başlamanızı engelleyen yapay bariyerler ya da kendinizi bu işten başka birinin sorumlu olduğuna inandırmanızı sağlayan yollardır. Bunlardan hiçbiri fayda sağlamaz.

  • Siz otomatik starter değilsiniz. Eğer birileri size iş planınızı ne zaman geliştireceğinizi ya da zamanınızı nasıl organize edeceğiniz söylüyorsa, 'günün biri' asla gelmeyecektir. Girişimsel hayat tarzıyla, standartları koymak, model olmak ve aktif olarak işin içinde bulunmak size kalmıştır.

Phychology Today' e göre, insanların yüzde yirmisi kendilerini kronik erteleyen kişi olarak tanımlıyor. Onlara göre hiç zevk almasalar da ertelemek bir hayat tarzı. Fırsatını bulduğunuzda bazılarınız davranışlarınızı ve görünümünüzü değiştireceksiniz. Bu neden siz olmayasınız?

Friday, April 23, 2010

Kötü İçerikli Web İçeriği Nasıl Silinir


Yeni girişim fırsatları oluşturma doğrultusunda bence istenmeyen web içeriğini silecek yeni şirketlere ihtiyacımız var. Bu suçsuz kurbanlar ve şirketler hakkında kötü niyetle yazılmış yanlış haberleri silmek ve şirketinize ya da özel hayatınıza zara verecek bilgiler içeren basit hataları yok etmek olabilir.
Google Sonuçları Bir Girişimcinin Ölçeğidir makalesinden de hatırlayabileceğiniz gibi bu ögeler kariyerinizi öldürebilir. Kısa bir süre önce, bir Washington Post makalesinde anonim dedikoduların kolayca saldırgan yalanlara dönüşebileceği anlatılıyordu ve iftira atılan bir avukatın şu hikayesiyle başlıyordu:
"Phi Beta Kappa'dan mezun oldu, en popüler kanun dergilerinde yazıları çıktı ve kendi alanında en lider kurumlarda stajını tamamladı. Yale hukuk öğrencisi bu yaz iş için 16 firmayla görüştüğünde, sadece dört geri dönüş aldığı için endişelendi. Hiçbir iş teklifi almadığı için deliye döndü.
Doğrudan bir bağ kurması zor olsa da kadınyeni bir ün -iftira biçiminin kurbanı olduğunu düşünüyor: saldırgan içerikli online postalar ve sonsuza dek unutulmayacak kişisel saldırılar bir Google aramasının ucunda.
Özel bir araştırma kurumu olan Ponemon Kurumunun yaptığı bir Aralık araştırmasına göre, A.B.D işe alma elemanlarının neredeyse yarısının iş reddi için İnterneti kullandığını gösteriyor. Araştırma aramaların üçte birinin işi reddedecek bir içerikle sonuçlandığını söylüyor. Yasal işe alma piyasası oldukça çetrefilli."
İnternette ün-iftirası ciddi bir problem oldu ve ReputationDefender gibi bu konuya odaklanan ancak birkaç site bulabildim. ReputationDefender'ın misyonu internette kötü içerik araştırması yapıp müşterileri için bunu yok etmek.
ReputationDefender seçilen istenmeyen içeriği düzeltmek ya da tamamen silmek için uygun teknikler kullanan avukatları eğittiğini ve uzmanlaştırdığını söylüyor. Sürecin halen iş gücüne dayalı olduğunu ve çabalarının bazen sonuçsuz olabildiğini de kabul ediyorlar.
Gazete yazılarını ve mahkeme kayıtlarını silmek imkansız ve bunları silmeyi amaçlamıyorlar. Diğer saldırgan içeriklerin dokunulmaz olması için herkes Birinci Anayasa Değişikliği ilkelerine saygılı olmalıdır. Sadece takip mektupları göndermek ya da herkesi dava etmek de işe yaramaz.
Daha önceki bölümlerde de söylediğim gibi, Facebook gibi sosyal paylaşım siteleri şimdilerde en sık kullanılan internet siteleri. Ne yazık ki, başarısız ilişkiler ve genç kullanıcıların olgun olmayan kaprisleri kötü amaçla kullanılan yanları da olmaya başladı.
Yelp gibi diğer siteler işlerin incelenmesine odaklanıyor. Bu sitelerin çoğu anonim verilere izin verdiğinden, kötü niyetli insanların adil olmayan bir şekilde eleştiri yapmaları da gayet kolay. İnter insanlar için kolay bilgi elde etme platformu olduğundan, bir ya da iki olumsuz eleştiri yeni müşteri potansiyelini oldukça kötü bir şekilde etkileyebilir.
İstenmeyen içeriği silmede yardım almanın yeni girişimler için çok büyük bir fırst olduğunu düşünüyorum. Yeni teknolojinizi ve yaratıcılığınızı bilemeniz için bir yer. İnternetteki bu zararlıyı öldürmek için bunu bir avantaj olarak kullanın ve aynı zamanda başarılı bir iş kurun. Sizin daha iyi bir cevabınız var mı?

Wednesday, April 21, 2010

Girişimde Halkla İlişkiler- Kendiniz Yapın


Bir girişimci olarak, kendinizi ve fikrinizi pazarlamaya başlamak için asla çok erken değildir. Girişimcilerde "Çok meşgulüm." internet protokolü güvenliğiyle ilgili endişelerim var, bir ajansa yetecek param yok ve çok erken gibi mazeretler duyuyorum. Sonuç olarak beklediklerinden çok sonra bile geri dönüş, güvenililirlik, görünürlük , yatırımcı elde edemiyorlar.
Burada, elbette elde edemeyeceğiniz şeyleri ya da ilk programınızdan önce gazeteci kiralamanızı önermiyorum. Sadecee yükselme eğrinizi ölçmeniz ve para istemeden önce potansiyel yatırımcılarla tanışmanız için bazı gerçek araştırmalar yapmanızdan söz ediyorum. Bazı gerçek müşterilere fikirlerinizi anlatıp sizin kadar heyecanlanıp heyecanlanmadıklarını görmek istemez misiniz?
Bir ajansa ihtiyacınız yok ve bu noktada üçüncü bir tarafın işe karışmasını istemezsiniz. Bunu kendiniz yapmalısınız. Aşağıda girişiminiz başlamadan faydalanabileceğiniz halkla ilişkiler yöntemleri var:



  • Kendi alanınızda sözcü olun. Çözüm bulmadan önce blog yazmaya, yerel gruplarla konuşmaya ve piyasada neye ihtiyacınız olduğunu görmek için internette toplantı yapmaya başlayın. İnsanlar kısa sürede sizi "uzman" olarak kabul edecektir. Örneğin güneş enerjisinde, böylece sonraki güneş enerjisi teklifleriniz kabul görecektir.

  • Mesajınızı uygulayın. Gazeteciler her zaman verdiğiniz mesaja sadık kalın der ki bu her açıdan yanlıştır. Erken başlarsanız, girişiminizi yükselene dek mesajınızı her aşamada geliştirirsiniz.

  • Kötü cesaret bile cesaretsizlikten iyidir. Sınırları zorlamak ya da hiç görünmez olmaktansa biraz tartışmalı tanınmak iyidir. İnsan doğası nedeniyle, zıtlık insanların dikkatini mutabakattan daha çabuk çeker. İnsanlar henüz ürününüzü almadılarsa ilk hatalarınızı unutur.

  • Agresif olun. Gazetecilerin sizi bulmasını beklemeyin. Hepsi email adreslerini yayınlar ve yazacak ilginç şeyler ararlar. Bunu onlara verin. Linkedln ve Facebook'ta tartışmayla başlayın ve sürekli olarak mesaj gönderin. Kendi blogunuzun yanı sıra diğer insanların bloglarında yorum yazın.

  • Akılda kalacak kartvizit kullanın. Kartvizitinizi bir başkasına verdiğinizde aklınız o kağıt parçasında kalır. Profesyonel ve eşsiz, mesajınızı kelimelere gerek duymadan görsellikle iletecek bir kartvizit yaratın.

  • Takipçilerinizle iletişimde olun. Bir internet ağı kalıcı bir etki yaratmayacaktır. Teşekkürler e-postaları yazarak, bir kafede birşeyler içmeyi teklif ederek ya da aylık bülteninizi onlara göndererek insanlarla iletişim kurmayı sürdürün.

Herhangi bir noktada halkla ilişkilerinizi yönetecek bir profesyonel tutmak işe yarayabilir ama gerekli değildir. Gazeteci, editör ya da yapımcı gibi düşünmeye çalışın, seyirciyi analiz edin ve "bomba" ile geri gelin. Kişisel hikayenizi de olası bir bomba olarak kullanabilirsiniz- nelerle uğraştınız ya da geride neler bıraktınız ve neden bir girişimci olmak istediniz.


belki de ürününüz ya da fikriniz sosyal bir konuya ya da olaya denk gelir. Bomba belirgin değilse, bir olayı kullanarak, yarışma düzenleyerek ya da bağışta bulunarak gündeme gelin. Pazarlama hakkında ne kadar erken ve ne kadar çok şey öğrenirseniz daha sonra o derece etkili olursunuz. Girişimde, marka sizsiniz. Markanızı şimdi şekillendirmeye başlayın.

Girişimciliğin Yaşı



Girişimcilik. Bu kelime yirmili yaşlarındaki mezun öğrencilerin Silicon Valley yatakhanelerinde, Red Bull ve Ramen eşliğinde kurdukları hayal. Bir teknoloji firması kurmak gençlik ateşi, dayanıklılık, mortgage gibi zorunluluklardan kaçınmak, hayal gücü ve neyin trendi olup çok tecih edildiğini anlama yeteneği gerektirir. Haksız mıyım?

Emin olmak için bir çok tanınmış teknoloji devi aşağı yukarı şu yolları izledi: Facebook, Google, Microsoft, Yahoo, and Hewlett-Packard.

Ancak, kısa süre önce kendini dünya çapında girişimciliği yaymaya adayan Ewing Marion Kauffman Foundation bir makale yayımladı ve şirket kurucuları arasındaki yaş dağılımının tahmin edebileceğimizden çok daha geniş olduğunu öne sürdü.

Makale benim şahsen ilginç bulduğum 7 bulguyu özetliyordu:


  • Amerika'da doğan Teknoloji şirketi kurucularının, şirketlerini kurduklarındaki ortalama yaşları 39'du.

  • Yaşı 50'nin üstünde olan teknoloji şirketi kurucusu yaşı 25'in altında olan kurucuların iki katı.

  • 2004'te faaliyete başlayan şirketler arasında, kurucuların üçte ikisi 35-54 yaşları arasında.

  • 1996'dan 2008'e kadar 55-64 yaş arasındaki girişimciler çoğunluktayken 20-34 yaşındaki girişimciler çok azdı. Aslında, ilk gruptaki girişimci sayısı ikinci gruptakinin üçte bir daha fazlasıydı.

Bu son madde aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Yatay eksen ölçüsü "ilk araştırma ayında iş sahibi olamayıp her hafta 15 saat ya da daha fazla çalışıp bir iş kurabilmiş olan bireylerin yüzdesi." Öyleyse, örneğin 2008'de 20-34 yaşları arasındaki insanların %0.26'sı her ay bir iş kurarken 55-64 yaşları arasındaki insanlardan %0.36'sı yeni bir iş kurdu.

Belki de bu kısmen şu şekilde açıklanabilir: orta yaşlı girişimcilerin genç rakiplerine karşı birçok avantajı var:

  • İşte daha yetenekli, teknik ve deneyimliler
  • Geçmiş hatalarında daha çok şey öğrenmişler
  • Çevreleri daha geniş
  • Kendi kaynakları daha fazla ve
  • Potansiyel yatırımcı ve iş ortaklarınca daha ciddiye alınırlar.

Peki bu neden önemli?

Öncelikle, A.B.D'deki yaş dağılımının çok yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. 1946'da ve 1964'te doğan bebekler şimdi 46 ve 64 yaşlarındalar. Bu yaşlar şirket oluşumunda, girişimcilik kotasında en fazla orana sahip yaş grubu.

İkincisi, girişimciliğin ekonomik büyüme, mal varlığı, iş sağlama ve yenilik gibi güçleri yönlendirdiğine inanılır. Son yıllarda yaratılan yeni işler beş ya da daha az yıldır faaliyette olan firmalara bağlanır.

Bu noktaları birleştirdiğinizde, orta yaşlı girişimcilerin gerilememizde ve istihdamın normal seviyesini korumada önemli bir rol oynayacağını görebilirsiniz. Kauffman makalesi şöyle bitiyor "yoğun bir girişimcilik dönemine giriyor olabiliriz".

Orta yaşlıysanız ama girişimciliğe gönüllü değilseniz bunun nedeni çok yaşlı olduğunuzu düşünmenizdir, tekrar düşünün. Göreceksiniz ki, bir işe başlamak için tam olmanız gereken yaştasınız.




Monday, April 19, 2010

Her Girişimin Kaçınması Gereken Hukuki Hatalar

Her girişim eşsiz olsa da, işin uzun dönemdeki başarısını tehlikeye sokacak yasal sorunlara neden olabilecek belli başlı önlenebilir hatalar vardır. Her girişim bir avukata ihtiyacı vardır demiyorum ama oldukça dikkatli olmalı ve bu tarz bir zorlukla karşılaştığınızda yasal bir detek almaktan korkmamalısınız.
Diğer çevrelerin olduğu gibi çoğu yasal konu da hilekarlık sonucu değil belli başlı gereksinimlerin göz ardı edilmesi ya da aklıselim herkesin söyleyeceği şeylere yanaşılmamasından doğar. Aşağıda bazı örnekler yer alıyor:
  1. Başlangıçta Bir Kurucu Anlaşması Yapmamak. Bu eksiklik sözde " unutulmuş kurucu" problemine neden olabilir. İlk kurucular genellikle anlaşmızlaklar nedeniyle işin dışına itilirler ve unutululurlar ama onlar sizin verdiğiniz yazılı olmayan sözleri unutmazlar. Daha sonra işiniz finans desteği duyduğunda ya da hala açıldığınızda o unuttuğunuz ortak ortaya çıkıp pay isteyecektir. Bu problem ilk tartışmaları çözerek ve normal yetki veren ve diğer katılımcı kurallarıyla kurucuların payları belirlenerek çözülebilir.
  2. Kurucu hisse senediyle ilgili IRS sorunları. Çoğu girişim ilk resmi finans rounduna dek birleşmeyi erteler, ki bu ba çok geç olur. Bu aşamada sizin varlığınız çoktan milyonlar değerindedir, bu nedenle nakit akışınızın çok az olduğu bir zamanda IRS sizin hisselerinizi gelir olarak vergilendirecektir. Çözüm yine erken birleşmedir. Kurucuların hissseleri önemsizken ve IRS ile 30 günlük bir anlaşma içerisinde bir "83 (b) seçim" dolduruyorken birleşmelidirler. O zaman hisseleriniz satıldığında sadece artan değerleriniz için vergi ödemek zorunda olacaksınız.
  3. Patent uygulamasına başlanmadan yenilikleri duyurmak. Girişmciler patent almanın zorluğunu ve maliyetini ilk kuruluş aşamasına kadar ertelerler. O zaman gizlilik beyanı yapmada birçok insanla konuştuklarını fark ederler, bu da patent almalırını engeller ya da bir başkasının onların fikrini çalımasına neden olur. İlk aşamada en azından geçici bir patent almamanın özürü yoktur. Bu size bir yıl patent hakkı, tanıyacaktır ve bu patenti almak hem çok ucuzdur hem de çok az vakit alır. Ticaret sırları bile belgelendirilmelidir ve bu sırları gizlemek için mantıklı adımlar atılmaıdır. İş planları ve diğer belgeler her zaman gizli olarak etiketlenmelidir.
  4. Kurucular önceki işverenlerinin rekabeti sınırlayacı anlaşmalarını önemsemez. Yeni işiniz mevcut ya da önceki işinize uzaktan yakından benziyorsa her hangi yazılı ya da sözlü rekabeti sınırlayıcı anlaşmayı düşünün. Her iş ortağınıza ya da çalışanınıza aynısını uygulayın. Bu problemi kısa sürede halletmenin en iyi yolu samimi ve tartışmaya açık bir eski işverenle görüşmek ve belki de yatırımınıza yatırım yapmalarını talep etmek. Bu ilişkileri sonlandırmanın ya da para elde etmenin kolay yolu. Hukuki bir dava kaçınılmazsa er olması geç olmasından iyidir.
  5. Yatırımcılara yapabileceğinizden fazlasını söz vermek. Bugünlerde güvenlik dolanbazlığı sıcak bir konu, özellikle Bernie Madoff'tan sonra. Arkadaşınız, ailenz de olsa deneyimli bir yatırım avukatının anlaşmayı kontrol edip eyalet ve devlet güvenlik yasalarına uyduğunu belgelemeden arkadaştan, aileden bile para almak iyi bir fikir değildir. Bu sizi vicdansız yatırımcılardan koruyacağı gibi daha sonra iş planınızın yanlış yönlendirici olduğunu söyleyebilecek profesyonel olmayan yatırımcılardan da koruyacaktır. En iyi çözüm finansal açıdan kaybedebilecek ve güvenilir yatırımcılar olarak nitelenen kişilerden yatırım almaktır.

Hepsinden önemlisi, bir girişimin başına gelebilecek en büyük yasal hata her hangi bir yasal problemi sonra çözeriz diye ertelemektir. Bugünlerde yerel ağlar ya da LawBidding gibi online siteler aracılığıyla mümkün olduğunca erken bir avukat bulmak çok kolaydır. Bunu daha sonra yapıp büyük bedeller ödeyip karın ağrıları çekiceğinize hisselerin halen küçük olduğu ilk aşamda yapmak size daha az paraya mal olacaktır.

İnternet Sitesi Yerine Blog Açarak Başlayın


Blog açma son birkaç yıl içinde narsisler için sosyal bir paylaşım ağı olmaktan iş pazarlama ve daha çok müşteri kazandıran online tanıtıma dek uzun bir yol katetti.

Açıkça konuşmak gerekirse, bugün bir blogu ya da belirli bir internet sitesi olmayan bir ürün ya da girişim maliyet ve zaman açısından risk almaya değmez.

Her yeni teknolojide olduğu gibi zorluk onu etkili bir şekilde sunmak ve efor israfından ve pahalıya patlayacak hatalardan sakınmaktır. Aşağıda kendi deneyimlerimden edindiğim birkaç ip ucu var:



  • Blogunuzu internet siteniz yapın. Müşterilerin ilgisini test etmek ve güvenilirlik sağlamak için bir ürününüz olmadan önce blog açmalısınız. Wordpress gibi birçok ücretsiz blog platformları o kadar esnektir ki ayrı bir hosting almadan onları bir internet sitesine de çevirebilirsiniz. Şimdilerde statik internet siteleri pek tercih edilmiyor.

  • İçeriyi düzenli olarak ekleyin. Her iş sahibi internet sitelerinin arama motoru sonuçlarında ilk sayfada çıkmasını ister. Bu noktada bloglar yardımcı olur çünkü sıklıkla güncellenen siteler daha sıklıkla arama sonuçlarında çıkar. Her hafta birçok kez bir bloga ekleme yaptığınızda, içeriğiniz düzenli olarak değişir ve büyür.

  • Blogu şirket adınıza açın. "www. domainname.come" gibi ayrı bir internet adınız varsai o zaman blog adınız da /blog ya da"blog.domainname.com" olmalıdır. Yoksa, blog içeriğiniz internet sitenizin içeriğinden farklı gelişir, bu da tüm Google sıralamalarında daha gerilerde yer almanıza neden olur.

  • Sohbet eder gibi bir üslup benimseyin. Sektörünüzdeki bloglara bakın ve başlamadan önce küçük bir araştırma yapın. Diğer insanların bloglarını incelemek neye benzediğinizi ve neye benzemediğinizi, ve nasıl görünmek ve hissetmek istediğinizi tanımlamanıza yardım eder. Genellekle resmi olmayan bir yazma stili önerilir.

  • Popüler linkler koyun. Örneğin, XYZ dergisinde okuduunuz bir makaleden bahsederseniz, o makaleye bir link koymaya dikkat edin. Okuyucularınız referans verdiğiniz siteleri okumak isteyecektir, ayrıca diğer sitelere yönlendiren linklerin olması arama motorlarındaki sıralamanızı artıracaktır.

  • Gelir linkleri yaratın. Blog linkinizi e-postanızın, internet sitenizin, sosyal paylaşım ağlarının içine yazarak tanıtım yapın ve diğer bloglara da yorum yazın. Ayrıca BlogCatalog ve Technorati gibi yöneticelere de blog adınızı bildirmelisiniz.

  • Blog içeriğini artırın. Büyük bir blog içeriği oluşturmak çok zaman almaz. Yazdıklarınızı makalelere, kitaplara, raporlara çevirebilirsiniz. Çoğu blogcu yazma alanında büyük başarılar elde etti ve Google reklamları gelirleri büyük bir gelir oldu.

Sonuç olarak blog açacak zamanınız, enerjiniz ya da yeteneğiniz yoksa bunu yapacak birini kiralamak akıllıca bir yatırım olur. Utanmayın, bugün kendi konuşmalarını ve pazarlama materyallerini yazan çok az üst düzey yönetici tanıyorum. En iyi yaptığınız şeye odaklanın ve bırakın gerisini profesyoneller yapsın.


Başarılı olmak için, mesajınızı almalısınız. Twitter gibi sosyla paylaşım ağlarını kullanıp sektöre "girin". Eski "destek" pazarlama ve sabit internet sitesi günleri tarihte kaldı.


Sunday, April 18, 2010

Girişimciler Ailelerine Vakit Ayırmalıdır


Başarılı işleri olan girişimciler tanıyorum, diğerlerininse aileleriyle mükemmel ilişkileri var ama her ikisine birden sahip olan çok az kişi tanıyorum. Bazı kişiler bu iki başarının birbirlerine engel olduğu görüşünde ama ben katılmıyorum.

Bireysel olarak ikisi de odaklanma, sadaket ve iyi bir girişimcinin sahip olacağı güçleri ve yetenekleri gerektirir. Bir kişi hem bir aile hem de iş istiyorsa, her iki tarafı da memnun edecek dengeyi kurmaya dikkat etmelidir.

Kendi gözlemsel deneyimlerime ve bu terazinin her iki yanı için yaptığım kişisel çabalarıma göre oluşturduğum denge parametreleri aşağıdadır:


  1. Katı bir ilişki ve iş kurmayla başlayın. Başarılı bir iş sizi mükemmel aileye götürmez ya da tam tersi olmaz. Girişiminiz ilk zorlukları aştıktan sonra odak noktanızın değişeceğini düşünmeyin. Sevdiklerinizin işe olan düşkünlüğünüzü ve enerjinizi onlar için olumsuz etkenler olarak görmesini sağlamayın.

  2. Sizi mutlu eden şeyler hakkında gerçekçi olun. Çoğu girişimci, özellikle kadınlar girişimciliği iş ve aile taleplerini dengeleyecek bir yol olarak gördüğü için onun cazibesine kapılır. Bu da işte mutluluktan vazgeçtikleri anlamına gelir. Bazı erkekler aile ilişkisi ister ama onları mutlu eden şey iştir.

  3. İşte ve iş dışında önceliğiniz olacak eğlenceli şeyler yaratın. Bunlar spor yarışmaları gibi pahalı ya da zorulu aktiviteler olmak zorunda değil. Doğadaki çok basit şeyler de olabilir. Örneğin okul toplantılarına gitmek ya da eşinizle her cuma "dışarı çıkmak". "eğlence" ve "öncelik" maddeleri arasındaki tutarlılığı sağlayın.

  4. İki rolü ne kadar iyi ayırabildiğinizi değerlendirin. Bir denge kurmak günün sonunda işteki yorgunluğunuzu bir kenara koymayı ve tüm enerjinizi önemli ilişkilerinize ayırmanızı gerektirir. Bir girişimci için ev ve iş ayrımı zorludur ve yedi yirmi dört iş başında hissetmenizi sağlayabilir. Telefonunuzdaki kapat tuşunu bulabilir misiniz?

  5. Aldığınız kararların arkasında olun. Unutmayın girişimci olarak kontrolda olan sizsiniz iş değil. Anlık krizlerin hayatınızın önceliği, dengenizin belirleyicisi olmasına izin vermeyin. Unutmayın işiniz için yaptığınız fedakarlıklar ailenizi de etkileyecektir.

  6. Her iki rolde de yeterli sıklıkla "Hayır" ve "Evet" deyin. Her iki rolde de kararlarınızın diğerlerini nasıl etkileyeceği konusunda dürüst olun. Öncelikleriniz konusunda kontrollü olun. İlk adım bu sorumluluklar için kendinizi ayarlamanızdır. Çoğu kişi bir rolde başarılıyken diğerinde başarısız olduğunu fark etmez.

  7. Ailenizle olduğu kadar iş yerinde de iyi iletişim kurun. Zihniniz açık olmalı ve iş yerindeki ve ilişki içinde olduğunuz insanları etkili bir şekilde dinlemelisiniz. Beden dilinize, duygularınıza ve dinleme karşısında ne kadar konuştuğunuza dikkat edin. Konuşmak iletişim kurmak değildir.

Çoğu kişi girişimciliği bir işten çok hayat tarzı olarak görür. Evlenmek ve aile sahibi olmak bir hayat tarzıdır. Unutmayınki gerçek hayat tarzınızda bir işi dengelemektense iki hayat tarzını dengelemek daha zordur.


Ayrıca işi zevkle karıştırmak da bir başka konudur ama işi aileyle karıştırmak çok farklıdır ve genellikle istikrarsız ve değişkendir. Aile şirketi yürütmek ya da "Aile Ortaklığı" daha da zordur, sağlıklı ilişkileri bozabilir ya da yok edebilir.


Girişimciliği hayat tarzınız olarak seçmeden önce, gerekli dengeyi anladığınızdan ve çevrenizdekilerin bu dengeyi kabul etmeye hazır olduğundan emin olun. Başarınız, mutluluğunuz ve aile ilişkileriniz buna bağlıdır.


Uyuşmazlık Geri Dönüştür, Dinlemeyi Unutmayın


Girişimcilik Lone Ranger'a göre bir iş değildir. Her girişim insanlarla etkili ilişkiler kurmayı ve sürdürmeyi gerektirir. Bu kişiler ortaklarınız, ekip arkadaşlarınız, müşterileriniz ve yatırımcılarınız olabilir. Bu geri dönüş vermek ve almak ve bunlardan ders çıkarmak anlamına gelir, özellikle olumsuz geri dönüşlerden.

"Uyuşmazlık" duyguyla karışmış bir geri dönüştür, değeri belirlemeyi çok zorlaştırır. Bir tarafın haklı diğerinin haksız olduğunu söylemek gibi ani bir çıkarım yapılmamalıdır. Bir tarafın geri dönüşü iyi yapmadığı ya da diğerinin geri dönüşü iyi almadığı ya da her ikisinin de gerçekleştiği varsayılabilir. Bu iki mod da yanlış ve verimsizdir.

Ne yazık ki konuştuğum çoğu girişimci rahatsız oldukları için geri dönüş yapmadıklarını itiraf etti. Diğerleri uyuşmazlıkla ya da olumsuz geri dönüşle baş edemediklerini, bu nedenle dinlemediklerini söyledi. Geri dönüş bu kadar öenmliyse neden hep göz ardı ediliyor? Neyin uyuşmazlık çıkardığına ve bunu nasıl önleyeceğimize, verimli geri dönüş alacağımıza bakalım:


  • Geri dönüş" bilgisi" oluşturun, yargı ya da değerlendirme değil. "İyi" ya da "kötü" gibi kelimeler işin kalitesi ya da davranışın doğruluğu hakkındaki değerlendirmelerdir. "Dikkatsiz", "sadakatsiz" gibi etiketlemelerse bir kişin,n karalteri hakkındaki yargılardır. Çoğu kişi yargılardan hoşlanmaz, bu nedenle dinlemektense tepki göstermeyi tercih eder.

  • Yansız dille yapılan tanımlamalar tanınmanızı sağlar. İnsanlar gerçek bir olayın zıtlaşmayan tanımlamalarıyla tanındıklarında dinlemeye ve değişimi düşünmeye eğilimli olur. Bilgiye ulaşamadıklarında uyuşmazlık yaşarsınız. Bildiğinize ve hak ettiğinize sadık kalın.

  • İkinci el geri dönüş süreci zehirler. Çoğu girişimci diğer insanların yorumlarını kullanarak uyuşmazlık yaratır. Bu iki problemden kaynaklanır. Birincisi bu o şöyle dedi bu böyle dedi işi somut örnekler ve doğruluk payı içermez. İkincisi, geri dönüş ilk elden olmadığında insanlar savunmacı olurlar.

  • Geri dönüş için uygun bir zaman ve yer belirleyin. Yaşıtlarınızın önünde ya da iş yetiştirmeye çalışırken geri dönüş almak utanç vericidir ve uyuşmazlık yaratabilir. Özel bir geri dönüş vermek istiyorsanız ve o kişinin dinleyecek vakti yoksa durum farklıdır.

  • İşte verilen geri dönüş sadece işle alakalı olmalıdır. İş konularıyla ilgili sadaket ve dürüstlüğü özel ilişkilerin,zden yaptığınız gözlemlerle karıştırmayın. Her halükarda, bildiğiniz gerçeklere, kişisel gözlemlerinize bağlı kalın ve "her zaman" ya da "asla" gibi kesinliklerden kaçının.

  • Dinlemeyi güçlendirmek için algılanan güç farklılığını en aza indirin. Daha az deneyimli ekip üyelerine verilen geri dönüştense üst düzety yöneticilere verilen geri dönüş dışarıdaki uzman ve danışmanlarca daha kolay fark edilir. Yeni çalışanlara ise geri dönüş, üst düzey yöneticilerce değil doğrudan yöneticileri ya da iş arkadaşlarınca verilmelidir.

Tüm geri dönüşler geliştirilmesi gereken şeylerle ilgili olmamalıdır. Herkesin iyi yapılan işler ve olaylar üzerinde pozitif destek almaya ihtiyacı vardır, bu herhangi bir geri dönüşe ters bakmamalarını sağlar. Aslında, çoğu psikolog insanların negatif destektense pozitif destekle çok daha hızlı ilerlediği görüşünden hem fikirdir.


Kendimizi asla diğer insanların bizi gördüğü gibi görmeyiz. Uyuşmazlık görürüz ve buna önemsediğimiz, değer verdiğimiz ve bizi rahatsız eden kendi standartlarımıza göre tepki veririz. Bunu ve yukarıda sıralananları anlayıp bir girişimci olarak tüm geri dönüşümlerin en önemlisi olan uyuşmazlıkla baş edebilmelisiniz.

Bir Rakibinizle Ortak Olmanız için Altı İyi Neden


Girişimciler bugün arkadaşlarının dahi işlerini çalacağını düşünecek kadar paranoyak. Ancak aynı sektördeki büyük bir rakibinizle iş birliği yapmanız büyük bir gelir ve kalıcı olabilmek için en iyi fırsat olabilir. Ancak unutmayın "kurtlarla dans" sizi öğle yemeği yapmalarına da neden olabilir. Bu riski almalı ama gözünüzü açık tutmalısınız.

"İşbirliği"nin (stratejik ortaklık da denir) işe yaraması için, şirketlerin açık bir şekilde nerede birlikte çalıştıklarını ve nerede rakip olduklarını tanımlayabilmesi gerekir. İşte bu sağlıklı bir gizlilik ve rakipsizlik anlaşmasıdır.

Amacınız "rakibinizle" ortak olmanın bir yolunu bulmaktır. Bu öyle bir yol olmalı ki her iki taraf da diğerinin müşterisini çalmadan ve güvenilirliğine zarar vermeden onun kaynaklarından yeterince faydalanabilmelidir. Aşağıda belli başlı rakipler arasında yapılan ve sinerjik anlaşmalar olan bazı örnekler vardır:



  1. Maliyet paylaşması ve ölçek ekonomileri. İşbirliğinin bilinen bir türü, şirketlerin maliyetin azalacağını ve özgün katkılarının tehlikeye girmeyeceğini düşündükleri yerde birlikte çalışmalarıdır. Örneğin, çoğu araç gereç üreticisi maliyeti azaltmak için bilinen bileşenleri kullanır ama son üründe sonuna dek yarışır.

  2. İkisinin en iyisi yeni bir pazar yaratır. Rakibiniz güçlü olabilir (belki satışlarda) ve sizin de bununla örtüşen farklı bir gücünüz vardır( teknoloji diyelim). Stratejik bir birleşme üçüncü bir güç olur, bu her ikiizin de aynı zaman içinde ve aynı maliyetle tek başınıza başaramayacağınız bir güçtür.

  3. İlk satışlardan sonra müşterinin teşvikiyle ilgili satışlar. Eğer müşterileriniz her ikinizin ürünlerinden de faydalanacaksa, rakibinizin ürününüde kendi kutunuza alabilirsiniz ya da tam tersi. Buna müşteriyi daha fazla ürün alma konusunda teşvik etmek denir. Her iki taraf da karı paylaşır.

  4. Yeni ya da büyük hacim için birleşmek. Rakibinizin sizin ürününüzü tamamlayacak benzer bir ürünü varsa, hem onun hem de sizin birleşmeyi ya da yeni bir ürünü önereceği bir anlaşma düzenlemelisiniz. "İşbirliği" yapmanın bir diğer yolu da ortak bir düşmanınızı adres alacak büyük bir hacim oluşturmaktır.

  5. Ciroyu iki katına çıkarmak. "Rakibiniz" doğrudan sizin pazarınızla yarışmıyorsa ikinizin de müşteri kaybetmeyeceği bir iş teklif edebilirsiniz. Bağlı pazarlama sektördeki bir başkasıyla ortaklık kurmanın en etkili (ve en kolay) yolu olabilir. Bu durum internette link değiş tokuuyla başlar.

  6. Olası yatırımcı. Güvenilirliğinizi ve değerinizi kanıtladıktan sonra stratejik bir ortaklık diğer iş ilişkileri için yönlendirici olabilir. İhtiyacınız olan bütçeye sahip ve bildikleri bir iş sektörüne yatırım yapmaya hazır olabilirler. Ayrıca bu rakip ana çıkış stratejisi alternatifi de olabilir.

İçgüdüsel olarak bir rakibin tehtidlerinden kendinizi korumak, uzak tutmak istemeniz normaldir.Ancak bazı durumlarda, bir rakibin pozitif açılarını düşünmek daha akıllıcadır- pazarlamaları pazara hakimdir, onlardan öğrenebilirsiniz ve onların müşterilerine kendiniz kanıtlama fırsatı bulursunuz.


Rakibiniz için de işbirliği yapmak çekici olabilir, yeni, üstün teknolojiler üretip, ortak gücünüz sayesinde uzmanlaşıp, ekonomik ölçeklerini artırabilir, ürün hayat döngüsünü kısaltmak için yeni teknolojiler öğrenebilir (teknoloji paylaşımı ya da aktarımı sayeseinde) ve yeni pazarlara girebilir ya da mevcut pazarları yeniden şekillendirebilir.


Aynı pastanın farklı dilimleri için kavga etmektense birlikte yeni bir pasta pişirin ve herkes kazansın. Ancak unutmayın ki rakibiniz sizi de tatlı niyetine yemek isteyecektir. Riski göze alın ama ancak unutmayın ki risk almamak genellikle sonuç getirmez.

Monday, April 12, 2010

Girişimler için En Kötü Durumlarda Hayatta Kalma Rehberi


En iyi hayatta kalma rehberleri size kötü durum senaryolarında başarısız olma ihtimallerinden nasıl kaçınacağınızı ve nasıl proaktif olacağınızı söyler. Tabi ki size zarar vermeden önce kötü durumun farkına varmalısınız ve pes etmeden önce harekete geçmenin tüm gizli yollarını öğrenmelisiniz.
Zorluklar, girişimlerin her şeyin belirsiz olduğu yeni bir durumla başlaması gerçeğinden kaynaklıyor. Ürün geliştirme, tüketicilerin ilgisini çekme, nakit yönetimi, insan kaynakları ve ofis prensipleriyle meşgul olma başta olmak üzere, her dönüşte bilinmeyenler vardır.
Bu konu üzerine sayısız kitap yazılmıştır. Bunlardan biri de David Borgenicht ve Mark Joyner tarafından kaleme alınan 'The Worst-Case Scenario Business Survival Guide' ( En Kötü Durum Senaryosu Hayatta Kalma Rehberi), bu makaleyi kısa bir giriş olarak düşünmelisiniz. Aşağıda benim perspektifimden hayatta kalmanızı tehlikeye düşürecek sık rastlanan sorunları göreceksiniz:
  • Sorun ve çözüm insanlardır. Muhtemelen bildiğim girişimlerin %80'i en aldatıcı olan insan kaynakları konularını buldular. Güvenilen ortaklar ayrılıyorlar, arkadaşlar düşman haline geliyor ve personel yönetimi ağır bir yük haline geliyor. Bazıları bir şirketi insanlar olmadan yürütebilseydik, girişimcilerin işinin daha kolay olacağını söylemekte.

  • Kaybedilmiş ya da amaçsız beklentiler. Her girişimde gördüğüm bir diğer sorun da yanlış beklentiler ya da beklentilerin hiç olmaması durumu. Gözden kaçırılmış dönüm noktaları takımın şevkini kırar, gerçek olamayan finansal planlar yatırımcılarla problemler yaşamanıza sebepler olur, satış ve pazarlamadan konuşurken her ürün geliştirme zaman dilimini ikiye katlamanız gerektiğini görürsünüz. Finansal planlarınız, zaman cetveliniz ve dönüm noktalarınızın gerçeklik testi için deneyimli bir danışman bulun. Ancak beklentileri belirlememek ya da yayınlamamak bir çözüm değildir; herkes kendi deneyimlerinden ya da deneyimsizliklerinden yola çıkarak farklı beklentiler belirler ve bu sizi hızla felakete sürükler. İlk aşamalarda 'esnek' amaçlar tavsiye edilmez.

  • Değişim için çok hızlı ya da çok yavaş olmak. İronik bir şekilde, değişimle ilgili olan girişimler ihtiyacı görmede ya da uygulamada çok yavaş davranırlar. Evet, bu sizin görüşünüz ve acımasız olmak iyidir ancak kör ya da inatçı olmayın. Madolyonun diğer yüzü felaket olabilir. Odağınızı belirleyin ancak planınızda değişiklikler isteneceğini önceden görün. Planınızın her üç ayda bir yeniden ön tahminini yapacağınızı kesinleştirin ve özür dilercesine değil gururla, takımızla değişiklikler hakkında konuşun.

  • Stratejik olarak cesaretsiz ve rastgele pazarlama. Rekabetçi liderliği elde edebilmek için, endüstri takipçisi olamazsınız. Girişimcilerin çoğu standart dağıtımı takip eder, standart ücretlendirme kullanır ve pazara vermek için tek ektra özelliklerine güvenirler. Bunun yerine, yeni medyada yaratıcı satış mesajları ve promosyonlarla, sert bir kampanyayı üstlenmelisiniz. Yeni bir şey yapmak için kriz halini beklemeyin. Fiyat kesintileri yerine artı değerler sunmanın yollarını arayın.

Sonuç olarak, en kötü durum senaryolarından kurtulabilen girişimciler en kararlı ve pozitif düşünceye sahip olanlardır. Deneyim size yardımcı olur, yani hayatta kaldığınız her kötü durum sizi bir diğeri için daha güçlü hale getirir. Tüm olasılıklara rağmen, başarızlığın bir seçenek olmadığına inanırsanız, başarıyı elde edebilirsiniz.

Saturday, April 10, 2010

Nasıl Sosyal Girişimci Olunur?


Bu günlerde sık sık 'sosyal girişimci' sözünü duyuyorum. Kısaca, bu insanlar kardan çok 'sosyal değerler' arayan, yaratmak ve sosyal değişimler yapmak için geleneksel iş presiplerini kullanan kişilerdir.
Görünüşte bu, kulağa karsız kuruluşlar kurmak isteyen insanlar gibi geliyor. Ancak bu terim daha çok uzun dönemde sosyo-ekonomik değişim yapmaya odaklanmış insanlarla ilgili. Kanser Topluluğu ya da İyi niyet endüstilerine karşı olan Margaret Sanger (doğum kontrolü) ya da Mahatma Gandhi (şiddete dayalı olmayan) yi düşünün.
Amaç ister kar elde etmek ister sosyal kapital olsun, tüm girişimcilerin ortak noktası çözülmesi gereken bir problemi ya da mevcut durumu geliştirme fırsatını tanımaktır.
Görüş her zaman kuruluşu değiştirmek, yaratmak, yeni yaklaşımlar oluşturmak ve insanları bir adım atmaya ikna etme yönündedir. Bu her durumda, kararlılık gerektirir.
İki girişim tipini birbirinden ayırmanın bir diğer yolu da sosyal girişimciliğin ne olmadığını tanımlamaktır:
  • Kar amacı gütmeyenler için para toplamamak. Sosyal girişim aslında karlı olabilir ya da kar amacı gütmeyebilir. Ancak çevresel ya da sosyal konularda para ikincil bir durum olarak varsayılmaktadır. Para her zaman öncelikli olmamalıdır.

  • Sosyal etkiden önce kar olmamalıdır. Sosyal bir şirket sona ulaşmak için finansal olaral sürdürülebilir olmadır. Burada son, değişim oranı ve sosyal ya da çevresel etkidir. Girişimcinin görevi, belki sosyal etki, ama daima kardır.

  • Kar amacı gütmeyen sektör için yeni tanımlama yapmamak. Sosyal kuruluşun gerçek amacı işin yürütülmesiyle dünyayı daha iyi bir yer haline getirmektir. Bu ayrıca kesinlikle, kar amacı gütmeyen sektörün canlılığını artırma potansiyeline de sahiptir.

  • İş yatırımcıları için bir yatırım fırsatı değildir. Halen sosyal girişime melek yatırımcı bulmak hakkında sorular alıyorum. Böyle bir şirketi fonlamak hükümet bağışlarıyla ya da hayırseverler aracılığıyla olur. Yatırımcılar sosyal kapital dönüşü değil finansal dönüş ararlar.

  • Hükümet sektöründe girişimcilik değildir. Bugüne kadar sosyal şirketler ve sosyal girişimcilere servis ve fon sağlayan en geniş kaynaklar federal, ülke ya da yerel yönetimler olmuştur. Ancak şirketler hükümet şirketleri değildir ve başarı süreci onları iyi şirketler yapar.

  • Sosyal girişimcilik sosyalizm değildir. Sosyal girişimci tüketicilerin ilgisini çekmek ve sosyal değişimi başarmak için yaklaşımlarda yenilikler yapıp standart iş modellerini kullanırken
    sosyalist doktrin sosyal girişimleri finanse edebilmek için zorunlu vergilendirme uygular.

Her iki girişim tipinin ortak unsuru yöneticiden çok girişimciye ihitiyaç duyulmasıdır. Bu kişi yeni bir şirket kurma becerisine sahip olmalı ve bu konuda istekli olmalıdır, yeni fikirleri baz almalı ve riskleri ve çıktıyı önceden tahmin edebilmelidir.

Eğer gerçekten bir girişimciyseniz ancak kar etmekten çok bir amaç için çalışıyorsanız sosyal girişimcilik sizin için olabilir. Farklı, değişken ve hızla ilerleyen bir alan ancak birçok kişi sosyal girişimin dünyayı daha iyi bir hale getirmekle ilgili olduğu konusunda hemfikir. Bu alanda kesinlikle birçok fırsat sizi bekliyor.

Friday, April 9, 2010

Girişimcilerin "Probleme Çözüm Arama" Sendromu


Potansiyel girişimciler çözülmesi gereken problemleri olduğunda, uygulanabilecek fikirler düşünürler. Müşteriler sonuçlara para verir, fikirler için bir pazar yoktur. Genellikle "milyon dolarlık fikirleri olanlarla" karşılaşırım ama hiç bir fikre bu kadar para vereni görmedim.
Genellikle, bir fikri uygulama aşamasında olan girişimler görürüm, ancak çözdükleri problemi tam olarak anlayamam. Bu ürünün ve teknolojinin ne kadar mükemmel olduğuyla ilgili sayfalarca yazı yazılır ama asla problemi tanımlamazlar (yatırımcılar buna "probleme çözüm arama" sendromu der).


Bir iş planında ilgili bir "tehlike işareti" rekabetçi analizlerin eksik olduğunu söyleyen ya da "bu ürünün piyasası yok" diyen kısa bir söylemin eksikliğidir. Bana göre, rekabet yoksa, ürününüz için piyasa da yok demektir, öyleyse neden üretesiniz?

Neyse ki çoğu girişimci, fikirleri gerçek bir problemi çözene ve piyasa da ilerleyene dek değişken olabilecek kadar zeki. Halbuki, çözüm üretmeden problemi tanımlamaya odaklansalardı boşuna zaman, para kaybetmezlerdi.

Zeki girişimciler, girişim fikirlerinin birileri için çözüm olduğunu ve şirketlerin para kazanması gerektiğini de unutmazlar. Para kazanmanın yolu insanların ya da şirketlerin ihtiyacı olan birşeyler yapmaktır (istediklerini değil). Aşağıda size yardımı dokunabilecek eski bir Paul Graham makalesi var, "Girişim Fikirleri":

  • İşin ağırlıkta olduğu bir süreç oluşturun. Bu bilgisayarların egemen olduğu dönemdir. Muhasebe defterine 1-2-3 yazın, Google da bunu İnternetteki bilgi deposuna uygulasın. Henry Ford bu ilkeyi otomotiv üretiminde bile uygulamıştır. Bu alanda halen birçok girişim fırsatı vardır.
  • Kırık birşeyi tamir edin. İş yaşamında, geleneksel banka iş modellerinin azaldığını ya da en azından artık amaçlarına uymadığını görüyorum. Diğer yandan, İnternet'teki çöpçatanlık siteleri de işe yaramıyor. Binlercesi var, insanların istediği birşeyler sunmaları. Ancak kullanan insanlara göre korkunç çalışıyorlar.
  • Lüks olanı ulaşılabilir kılın. İnsanlar bir şeye çok para verirse onu çok ister. Ancak teknoloji ilerledikçe çoğu ürün şaşırtıcı derecede ucuzlayabilir. Bu da size piyasa fırsatı sunar, daha çok satarsınız ve insanlar bunu farklı şekillerde kullanır. Örneğin, bir zamanlar cep telefonları o kadar ucuzdu ki insanlar cep telefonlarını kamera ve İnternet ulaşım aracı olarak kullanmaya başladı.
  • Bir şeyin kullanımını kolaylaştırın ve fiyatını azaltın. Ürünleri ucuzlatmak daha çok satış ve kar demektir. Uzun bir süre için ürünlerin fiyatını azaltmak onları daha kolay kılar ama artık kolay şeyler bile çok karışık. Bugünlerde bilgisayar uygulamaları ucuz ama yine de kullanımı imkansız.
  • Mevcut çözümleri bir sonraki aşamaya taşıyın. Hepimizi etkileyen mevcut problemleri çözün. Küresel ısınmayla uğraşın, depremin nerede olacağını tahmin edin, alternatif enerji kaynakları bulun, kanseri tedavi edin ve yaşlanmaya çözüm bulun. Bu alanlarda fırsat kıtlığı yoktur.

Tüm bunları gelecek vadeden yeni teknolojilerle ve düşüncenizi geliştirecek yeteneklerle birleştirin. Problem çözümleri girişimlerin malzemesidir. Bugün, bir sonraki girişiminizdeki "fikrinize" temel oluşturmak için kullanabileceğiniz bir problemi çözmekle başlayın.

Thursday, April 8, 2010

Bill Gates'i Sıradan Bir Adamken Tanırdım


Bazen 'Bill Gates'i sıradan bir adamken tanırdım' yorumunu yapmayı seviyorum. Biliyorum bu beni biraz demode yapıyor ancak aynı zamanda benim bu 'girişim' işinde uzun zamandır olduğumu gösteriyor. Dürüst olmak gerekirse, IBM PC'nin ilk zamanlarında büyük IBM'de yerimi korumak için Microsoft ile çalıştım.
O zamanlar ilk olarak 'Traf-O-Data' olarak adlandırılan raporlara bilgi işleyen ve daha sonra mikrobilgisayar üreticilerine Temel Yorumlayıcı satmak için Microsoft olarak değiştirilen bir girişimin başarılı olabileceğini tahmin edemezdim. Şimdi geriye dönüp baktığımızda, Bill Gates bir girişim için birçok şey yaptı ve ben halen bugünün girişimcileri ve şirketleri için onu ilham kaynağı olarak görüyorum.
1. Güçlü bir takım kurun. Bence Bill Gates ortakları Steve Ballmer ve Paul Allen olmadan başarısız olurdu. Bill Gates işin teknik kısmıyla ilgilenirken Steve Ballmer denklemin pazarlama ve iş dünyasıyla ilgili kısmını halletti. Steve Procter&Gamble Co'dan geldi ve Duncan Hines'Moist&Easy cakes adına pazarlama işlerini yürütüyordu. Yani Steve ve Bill konuşmak için çok iyi bir ikiliydi. Paul Allen ise önsezili bir kişilikti. Xerox Star halen geçici ve etkili olmayan yamalar kullanırken Allen mouse ve grafik kullanıcı arayüzlerine inanıyordu.
2. Pazar vizyonu, odaklanma ve fırsat. Onların görüşü 'bireysel' bilgisayar dünyasıydı yani dünyada herkesin bir fırsatı vardı. Biz, IBM'de çalışanlar, bunu anlamadık ve IBM PC'yi bir grup robotun istasyon olarak kullandığı 'iş' olarak yani 'iş istasyonu' olarak adlandırmada ısrarcıydık. IBM'deki arkadaşlarımın birçoğu böyle oyuncaklara birinin neden para harcayağını tahmin edemiyorlardı.
3. Destekçi topluluğun katılımını sağlayın. Ne kadar zeki insanlar olsa da ya da ne kadar iyi finanse edilirse edilsin bir girişim sadece birkaç şey yapabilir. Binlerce ortağı ikna etmek zorundasınız. Şayet size inanırlarsa kazanan olabilirler. İşte bu gerçek viral pazarlamadır. Microsoft uygulamalar için yazılım geliştiricilere ve çoklu PC ortamları için donanım üreticilerine büyük miktarlarda zaman ve para ayırdı.
4. Pazarlama, pazarlama, pazarlama. Microsoft'tan önce, bilgisayarlar hiçbir zaman 'pazarlanmadı'. Büyük şirketler bir dizi kalite testi ve teknik değerlendirmeyle ana merkezi işlemcileri yarıştırdılar ve en iyi teknik çözüm kazandı. Ben bireysel olarak iş akışını biraz olsun hızlandırmak için gecelerimi ve haftalarımı bilgisayar başında geçirdim. Şimdi tüketiciler kadar CEOlar da bir diğer bilgisayarlarını büyük ölçüde pazarlama ile görüntü takımını baz alarak satın alıyorlar. Bu konuda IBM Microsoft'tan çok şey öğrendi.
Dünya döndükçe, zamanla durumların nasıl değiştiği inanılmaz. Şimdi Microsoft büyük goril ve ben ise girişimcilerle çalışan küçük bir girişimci. İş tecrübemim 'çok yönlü' olduğunu düşünebilirsiniz. Steve Ballmer'ın da Microsoft gibi büyük bir şirketin önyargılarından çok geriye dönüp girişim problemleriyle ilgilenmek istediği konusunda şüpheliyim.
Bu hikaye hakkında anlatacak çok şey var. Aslında, Bill Gates ve Microsof hakkında yazılmış birçok kitap var. Benim en beğendiklerimden biri ''Hard Drive: Bill Gates and The Making of the Microsoft Empire' (Sabit Disk: Bill Gates vb Microsoft'un Oluşumu). IBM için ise birçok acı ve zorluktan sonra mesaj anlaşıldı. Bu hikaye için Louis V. Gertner'in yazdığı 'Who Says Elephants Can't Dance?' i ( Kim Demiş Filler Uçamaz Diye?)
Eski günlerden konuşmak eğlenceli. Hepimiz sıradan insanlar olarak başlıyoruz. Ama sizler bunları erkenden öğrenin. Ultra-milyonerlerin dünyası sizi çağırıyor.

Tuesday, April 6, 2010

İş Modelinizi Kanıtlamanız için Yedi İpucu

Çoğu girişimci teknik anlamda kendilerini kanıtlamaya çok takılır, ancak iş modellerini kanıtlamayı unuturlar. Bir başka deyişle, ürünlerinin işe yaradığını görür görmez, fiyatlarının, satış kanallarının ve pazarlama stratejilerinin müşteri getireceğini düşünürler. Bugünlerde işin teknik kısmı en kolay kısımdır.

İş modelini kanıtlamak, teknik kavramı kanıtlamaktan farklı bir yaklaşım gerektirir. Örneğin, tanıdığım bir üst düzey yönetici yazılım ürününü ilk 10 müşterisine vermişti. Müşteri çalışanlar bundan hoşlanmış gibi gözüktü ve işe yaradı, ve bunun sonunda, ilk iki ayda bir tane bile satamayınca yıkıldı.

Öyleyse iş modelinizi nasıl kanıtlamalısınız? Bir müşteri problemi ya da ihtiyaçla başlar ve teknik kavramı kanıtlamayı da içerir ancak çok daha önce başlayıp çok daha ileriye gider:

  1. Öncelikle zarar tutarı roblemini belirleyin. Yeni çözü fikrinizi tasarlamadan önce, kanıt toplayıp bir müşterinin bu problemi çözmek için ne kadar ödemek isteyeceğini hesaplayın. Sınırlarınızı çarpanlarına ayırın, çözüm maliyetiniz içinde daha iyi bir bağ bulacaksınız. Piyasa için çok pahalı bir ürünle başarılı olamazsınız.
  2. Teknik kavramı kanıtlayın. Ürün ihtiyacı gidermiyorsa, ya da işe yaramıyorsa, hiçbir iş modeli işe yaramaz. Gerçek müşteriler üzerinde testler yaın ve gerçek bir geri dönüş alabilmek için "beta" versiyonlar kullanın. Bu işlemi tekrarlayın ve test ettiğiniz müşteriler sadece yeterli bulana dek değil, memnun olana dek ürünü geliştirin.
  3. Hedef gruplar kullanın. Birkaç temsilci müşteri toplayın ve onlara fiyat, kanal ve desteğin olduğu en iyi satış aralığınızı verin. Sonra dikkatlice geri dönüşleri dinleyin. İlk defa doğru yapamazsanız vaz geçmeyin. Bu aşamada değişiklik yapmanız neredeyse hiç para gerektirmez.
  4. Alanın uzmanlarıyla konuşun. Bu aşamada Danışma kurulunuz size ürün alanınızda geniş tecrübeleri olan gerçek uzmanlar bulmada ve birkaç önyargısız geri dönüş almanızda yardım edebilir. Alanda uzmanlaşmış olan potansiyel melek yatırımcıları dinleyin ve ücretlendirme ve kanallar hakkında en zor soruları sormaktan korkmayın.
  5. Sınırlı beğeniye sunma. Fiziksel bir ürününüz varsa, önce birkaç mağazada onu deneyin. İnternet alanında bir ürünse önce bir şehirde deneyin. Bu oldukça hilelidir, çünkü gerçekçi sonuçlar alabilmek için gerçekçi bir pazarlama yapmalısınız ama büyük pazarlama kampanyasını şimdi patlatmayın. Halen bir kar zarar tablonuz olduğundan emin olmak için ürün maliyetine, sınırlarına, komisyonlarına ve diğer harcamalara dikkat edin.
  6. Referans bir müşteri edinin. Sahip olduğunuz herşeyi bu büyük müşteri adayı üzerine oynamalısınız. Ürünü açıklamayın ama sağlayacağınız her türlü hizmetin farkında olmasını sağlayın. O kadar memnun olacaktır ki gerçek pazarlama kampanyanızda size referans olmaya can atacaktır.
  7. Basit ticaret şovları ya da kullanıcı grupları. Meşhur "Çok Yakında" sloganını kullanıyorsanız, insanların dikkatini çekersiniz. Gerçek müşteri olduklarından ve sadece teknik demoyu değil fiyat ve kanal dahil tüm hikayeyi anladıklarından emin olun. Aksi takdirde, geri dönüşleri iş modelinizi geliştirmez.

Bunların hepsi işinizi rekabetçi kıldığınızı, satışları ve pazarlama kanallarını kurduğunuzu ve tutarları hesapladığınızı öngörerek söylenmiştir. Rakip firmanın ürününü özelliklerini iyi analiz eden iş modelleri görüyorum ama rakiplerin iş modellerine hiç dikkat edilmiyor.

Son birkaç yıldır, iyi fikirleri gerçek girişimlere çevirmek için doğru iş modelleri anahtar nokta olmuştur. İş modeliniz rekabetiniz de olabilir zayıf bir unsurunuz da. Ustalarla aşık atmadan önce iş modelinizi kanıtlayın.

Teknolojiye Meydan Okuyan Küçük Problemlerdir

Bir saniye içinde Google sayesinde, size on yıl önce ait olan bir telefon numarasını bulabilirim ancak bana geçen hafta verdiğiniz iş kartı üzerindeki numarayı bulmak bir saatimi alır. Bu tamamen yanlış. Tüm kaynakların en önemlisi; mevcut ulaşım bilgisine çabuk ulaşmalıyız.
Birçoğumuzun ofis ve evinde cep telefonu, PDA, Outlook, Linledln ve Facebook'taki iletişim bilgilerinin yanı sıra, etrafa saçılmış yığınla kartviziti var. Sonuç ise: gerçekten ihtiyacımız olduğunda istediğimiz isim ya da numaraya hemen ulaşamıyoruz.
Çözüm son derece basit. Tek ihtiyacımız olan kartiviztilerimizdeki bilgiyi içeren, cep telefonu, email ve diğer sosyal iletişim ağlarıyla uyumlu bir dijital araç. Bu araç, bilgilere değişik yollardan ulaşabileceğiniz tablolama sistemine ve geniş arama-görüntüleme özelliğine sahip olmalıdır. Ve son olarak tabi ki ucuz olmalı!
Eski 100 iş kartviziti irtibat yöneticim artık işe yaramıyor. Bu sebeple artı ve eksilerine bakarak daha iyi bir şey arıyorum. Birçok seçenek var ancak hiç biri ideal çözüm değil:
  • Paylaşımlı yazılım: İnternette ücretsiz indirme ya da nominal ücretli birçok yazılım paketi buldum. PIMEX, Dasho, Enhilex gibi birçoğu iyi görüntülemeye sahip. Ancak yine de deneyimlere bakarak, en iyi paylaşımlı yazılımların ücretli olduğunu söyleyebilirim.
  • CardScan Personal: İşte donanım tabanlı en eski çözüm, Outlook, Windows mobile cihazları ile uyumlu yazılımları olan 150 dolarlık kartvizit scanneri. Sosyal networklerinize ya da diğer listelerine hitap etmiyor. Donanım araması tüm yazılım çözümleri için gereklidir.
  • ACT!: Yazılımın ve bilginin güvenlik ve gizlilik sebebiyle bilgisayarınızda olmasını istiyorsanız, ACT! yirmi yıldır iş ve bireysel kullanım için bir standarttır. (200$) Outlook ve PDAnızla uyumlu olmasını istiyorsanız ücret artıyor ancak birçok özellik mevcut durumda.
  • Salesforce.com: İşinizde, müşteri ilişkileri yönetimi için bağlantı bilgi yönetimi anahtar noktadır. Salesforce.com her bilgisayardan ulaşım sağlayan, yazılım kurumu gerektirmeyen en popüler online hizmettir. Bireysel girişimciler için yüksek kalite alternatifler sunuyor ve şirket satış gücünüz için kesinlikle bir aday. Temel uyum işlevleri de mecvut.
  • Ticari yazılım: Quicbox Müşteri Yönetimi, Kişisel Bilgi Yöneticisi ve Goldmine gibi yüzlerce alternatif var. 150 Dolardan 4000 Dolara kadar fiyat aralığı bulunmakta ancak sizin için önemli özelliklerini kontrol edin.

Sosyal iletişim ağları bu yarışa başka katmanlar da ekledi. Linkedln özel yazılım istemeksizin, Outlook ve Gmaille bağlantı kuruyır. Facebook bu arayüzü sağlamamasına rağmen, problemi çözmek için özellikle yasaklanmış uygulamalar sunuyor.

Email bile bir sorun teşkil ediyor. İmza bloklarını içeren email adreslerinin ötesinde bağlantı ayrıntılarını yakalamanız gerekiyor. Copy2Contact adında bir paket buldum, birçok kesme ve yapıştırmayı kaydedebiliyor.

Bu yazının konuya yüzeysel olarak baktığının farkındayım ancak yardımınıza ihtiyacım var. Bağlatı bilgilerinizi yönetmede çok iyi ya da çok kötü deneyimleriniz varsa lütfen bizimle yorumlar bölümünde paylaşın. Belki yeni girişimler için bir fırsat olur.



Video Ekle

Sunday, April 4, 2010

Bu Alanlarda Bir Meleğin Gizlendiğini Düşünmeyin


Burada, kendi paralarını hisse karşılığında yeni girişimcilere yatıran Melek Yatırımcılardan bahsediyoruz. Bu kişiler bildikleri yatırım alanlarına odaklanmış durumdadır, bu da büyüme fırsatları, yılda 20 milyon dolar ya da daha fazla gelir ve yedi yıl içinde paraya çevrilebilecek büyük geri dönüşler getirir.

Genellikle risk sermayedarları için de aynı durum geçerlidir ama onlar başka insanların parasını, daha sonraki bir aşamada ve daha yüksek miktarlarda yatırırlar. Her ikisi de yenilikçi yeni ürünler ve hizmetler için önemlidir ve hiçbiri normal şartlarda aşağıdaki sektörlerle ilgilenmez:



  • Danışmanlık Hizmetleri. Bu sektör genellikle uzman kişilerin yetenekleri ve bir kişinin ya da küçük bir grubun ünü üzerine kuruludur. Bu tarz bir iş kurmak için büyük bir yatırıma gerek yoktur (geliştirirlecek bir ürün yoktur) ve iş muhtemelen hızlı gelişmez (sınırlı sayıda uzman vardır). Bu nedenlerle, yatrıımcı sayısı azalacaktır.



  • Restorantlar ve perakende satış mağazaları. Yeni, ulusal bir bayilik teklif etmediğiniz sürece, kafe ve perakende satış mağazaları gibi yerel ve aile şirketleri de melek yatırımcıların ilgilendiği yatırımlar değildir. Aksi takdirde bunlar da seçeneklerde yer almaz ve profesyonel yatırımcıları heyecanlandıracak bir büyüme ve kar oranı göstermez.



  • Kumar ve Porno Siteleri. Çoğu profesyonel yatırımcı saygınlıklarına ve imajlarına o kadar değer verir ki çoğu kişinin hoş bulmayacağı ya da iş birlikleri ve müstakbel müşterilerin kafasında yasallıkla ilgili sorular uyandıracak sektörlere yatırım yapmak istemezler.



  • Emlak sektörü. Melek grupları neredeyse asla emlak alımları ya da bireysel borçlara finansal kaynak sunmaz. Bugün bile, bu amaçlar için daha düşük bir maliyete sermaye sağlayan finanasal kurumlar vardır.



  • Kar amacı gütmeyen İşler. Sanırım kar amacı gütmeyen yatırımlar " destek" olarak adlandırılıyor. Aslında, çoğu melek yatırımcı aynı zamanda hayırseverdir ancak bu bağlamda onları bulma ve onlarla çalışma süreci melek yatırımcı sürecinden tamamen farklıdır. Kar amacı gütmeyen bir kurumdan yüksek bir kar beklemek pek mantıklı değildir.


Nakit bir ücrete ve yatırımın belli bir yüzdesine bu alandaki her melek yatırımcıya ulaşırım diyen dolandırıcılardan uzak durun. Genellikle, yatırım fırsatlarınızı değerlendirmeleri ya da size yatırımcı bulmayı "garanti etmeleri" için insanlara para vermemelisiniz. Yasal melek gruplarını denemenizi öneririm. http://www.angelsoft.com/ adresinden ya da yerel yayın organlarından ulaşabilirsiniz.



Doğru alanda olsanız bile, meleklerin fikirlerden ya da özel iş fikirlerinden çok kişilere yatırım yaptığını unutmamalısınız. Bir iş kurmada deneyimli ve mevcut alanlarında tecrübeli girişimcilere güvenirler. İlk defa girişimde bulunan kişiler için çoğu melek yatırımcı bir serap olacaktır.



Yabancı bir alanda olan girişimciler finans için başvuru yapmadan önce o alandan bir ortak bulmalıdır. İlk başlarda, bu ilk müşterilerden kar edileceği ve ürünün piyasaya gireceği anlamına gelir. Ürününüz, müşteriniz ve geliriniz yoksa başlangıçtaki sermaye için arkadaşlarınızdan ya da ailenizden yardım isteyin.



Yukarıda belirtilen sektörlerin içindeyseniz o alanda gizlenmiş herhangi bir melek yatırımcı bulamazsınız. Bu hayallerinizden vaz geçeceğiniz anlamına gelmiyor. Bu sadece daha önce "En Popüler On Finans Kaynağı" adlı makalemde belirttiğim diğer alternatiflere daha dikkatli bakmanız gerektiği anlamına geliyor. Gerçek bir girişimci küçük değişikliklerden hoşlanır.

Dışarıdan Yazılım Almak Ya da Almamak


Geçmişimde yazılım geliştirme de olduğu için, sık sık yerel bir şirket ya da deniz aşırı bir kuruluş, örneğin Çin ya da Doğu Avrupa, yerine ne zaman kurum içi çözüm üretilmesi gerektiği sorusuyla karşı karşıya kalıyorum.
Tüm durumlar için bu sorunun basit bir cevabı yoktur ancak kesinlikle içinde bulunduğunuz duruma optimum çözümleri seçmenize yardımcı olacak bazı anahtar faktörler vardır. Aslında bu faktörler sadece yazılım geliştirmeye değil ürün ve servisinize de hitap etmektedir.
1. Ana yetkinin kontrolü. Ana yetkinizi dışarıdan temin etmeyin. Yazılımınız aynı zamanda çözümünüz ve 'gizli sosunuz'sa, bunu dışarıdan kimseye emanet etmeyin. Bu tıpkı şirketinizin kontrolünden vazgeçmek gibidir. Yazılımınız görevinizin bir parçasıysa diğer faktörelere bir göz atın.
2. Fikri mülkiyet kapsamı. Bazı ülke kültürleri fikri mülkiyete olduğu kadar yazılıma değer vermezler. Örneğin, bugün Çin ve Vietnam'da kullanılan yazılımların %90'ı korsan. Yakın ve yerel dış alımlar kontrat ve gizlilik sözleşmeleriyle yönetilebilir. Fikri mülkiyetinize sahip çıkın.
3. Teknoloji seviyesi. Çözümünüzün yazılım teknolijisindeki son aşamaları ve çoklu-sistem yüklemeleri ve iyileşmeleri ile milyonlarla kullanıcının ölçeklenebilmesini kapsamasını bekliyorsanız, dış kaynaklara güvenmeyin. Diğer yandan, bakım ve çekirdeksiz yazılım için en düşük maliyetli çözümü kullanın.
4. Maliyet etkenleri. Asya ve Doğu Avrupa'daki şirketler %75'e varan maliyet düşürümü sağlayabilmektedir. Bu hesaplamalarda, daha çok proje yönetimi, daha çok seyahat ve daha az etkili iletişim gibi uzaktan çalışmanın dolaylı maliyetlerini de göz önünde bulundurun. Net düşündüğünüzden daha az maliyet düşürümü olabilir.
5. Ürün ya da hizmetler. Ürün yazılımı yapıldığında, bunu müşterilere göndermek çok çaba gerektirmez. Yazılım hizmetleri, diğer yandan, daha düşük kaldıraç seviyesi ve tekrar kullanımla özel durumlar için özelleştirilmiş yazılımı içerir.
6. Yaratıcı ya da İşlevsel. Çip tasarlama programları, mimari sunuş tekniği ya da tüketici oyunları gibi yaratıcı ürünler kolay kolay dış kaynaklardan destek alamaz. Proses otomasyon ya da koruma sistemleri gibi büyük ama olağan işlevsel ürünler dış kaynaklardan tarafından daha kolay desteklenir. Bütün dış kaynak durumlarında, ayrıntılı özellikler istenir.
Bu günlerde tipik yazılım girişimleri ilk üründe ücretsiz çalışan kurucu ve yardımcısı gibi bir ya da iki kişi tarafından yürütülüyor.
Diğer yandan, girişiminiz yazılım kaynaklı değil ancak bazı işlerinizin yapılması gerekiyorsa, elaman alımı, onları yönetme, ödeme ve belki de onları daha sonra işten çıkarmaya nazaran, yerel ya da uzaktan dış kaynaktan destek almak daha iyidir.
Dış kaynaktan destek almaya karar verirseniz, öncelikle ilişkileri kurun ve projeyi dikkatlice yönetin. Yetersiz kadro ve eğitim, yüksek iş hacmi ve satıcı firma proje yönetimi eksikliğine dikkat edin. Sizin tarafınızda, öldürücü etkenler zayıf tanımlamalar, kabul etme kriterlerinin olmayışı ve faaliyet alanı kaymasıdır.
Sonuç olarak, yazılım girişimcilerinin devrinin son derece abartıldığını düşünüyorum. Yazılım geliştirme dış kaynak desteği alıyorsanız, üretim yapıyorsanız ya muhasebeyle ilgileniyorsanız, etkenler aynıdır. Dış kaynak bir problem ya da çözüm değil; bir araçtır.

Mart ayı yazılarımızı takip etmek için: http://nihalmuradoglu.blogcu.com

Friday, April 2, 2010

Büyük Girişim Fırsatları Her Yerdedir



Küçük şeylerin büyüm evrim ya da devrimlerin bileşenleri olduğu gerçeğine rağmen girişimciler daima 'bir sonraki büyük şey'i ararlar. Bence, İnternet 'her yerde bağlantı' ile bunu çoktan ortaya çıkardı ancak global değişim henüz yeni başladı.


Yeni kitabı 'HER YERDE' ile Emily Nagle Green, dünya ve iş yaşamının geleceğinin insanların, fikirlerin ve ürünlerin global dijital networklerle yaygın bir bağlantı olacağını ele alıyor. Her insan dünyada meydana gelen şeylere bulunduğu yerden anında ulaşabilecek.

Bu bağlamda girişimciler için birçok çıkarım vardır. Donanım kısmında, dünya çapında ortak bir dijital network oluşturabilmek için daha iyi telnolojiye; insanlara, cihazlara ve işlere ulaşmak için kablosuz bağlantı için daha iyi genişbantalara ihitiyacımız var. Hizmet ve yazılım ihtiyaçları da bir bu kadar yaygındır.


Öyleyse, biz girişimciler dalgada sürüklenmek yerine 'Her Yerde Devrim'i yürütebilmek için kendimizi nasıl geliştirmeliyiz? Aşağıda Emily'nin fikirlerinden bazılarını göreceksiniz:


1. Her Yerde meraklı olun. Meraklı bir araştırmacı olmalısınız. Güçlü fikirlerden vazgeçmeyin. Mevcut çözüm güç ve zayıflıklarının yanı sıra müşteri zevki hissi geliştirin.


2. Her Yerde bağlayıcı olun. Bazı insanlar diğerleriyle bağlantı kurarak fırsat yaratma ya da sunma konusunda doğuştan bağlayıcılardır. 'Her Yerde' bağlayıcı olmanın maliyetini önemli ölçüde azaltır. Aslında hepimiz bağlayıcı olabiliriz ve olmalıyız.


3. Her Yerde düşünen olun. Günümüzde, bilgi arama ve bunu sentezleme, model arama ve bunu dönüştürme beceleriniz birey ya da işveren olarak deneyimlerinizden biriktirdiğiniz bilgiden daha değerli olabilir.
Girişimciler kendilerine her müşteri ve ürün için nasıl 'her yerde' bağlantı ekleyebileceklerini sormalılardır. Buna bağlantı difüzyonu denir.

  • Kullanıcı deneyimini gerçek-zaman bilgisini gönderme ya da alma ile geliştirebiliyorsanız, yapın.
  • Bağlantı ile ürünün değerini artırabiliyorsanız, bunu yapın.
  • Yeni özellikler ekleyerek ya da servis sağlayarak müşterinin elindeki ürünün ömrünü uzatabiliyorsanız uzatın.
  • Müşterinin yaşamında servisinizi yüzeye çıkaracak bu işlerden birini yapabilen bir firmayla ortak olabiliyorsanız olun.
Ayrıca, pazarlama şapkanızı giyin ve Her Yerde geleceğinde ürün ya da hizmetinizin farkındalığını sağlayacak potansiyel fırsatların farkına varın.
Bir girişimci olarak, kişisel çıkarlarınız ya da karınız için özür dilemeyin. Bağlanabilirliğin optimist bir temsilcisi olun. Bu herkes için her yerde bir kazan-kazan olacaktır.





Thursday, April 1, 2010

Yakın Arkadaştan İyi Bir Danışman Olmaz















Yakın Arkadaştan İyi Bir Danışman Olmaz


Arkadaşlarınız size duymak istediklerinizi söylerler. Danışmanlarsa duymanız gerekenleri. Her ikisinin söylediği şey de aynıysa artık danışmana ihtiyacınız yoktur. Bu nedenle, danışmanınızı, daha çok size yapabileceğiniz her şeyi söyleyen biri olarak düşünün.

Ayrıca iş danışmanıyla iş koçunu da birbirine karıştırmayın. Danışmanın amacı size ne yapacağınızı ve nasıl yapacağınızı öğretmektir. Koç ise yeteneklerinizi geliştirmenize yardım eder. Danışman girişimcinin bir deneyim eksiğini kapatmasına yardım eder, koç yetenek eksikliğini kapatmaya yardım eder. İkisi de önemlidir.

Bir danışmana gitmeden önce, kendinizi tanımalısınız. Güçlerinizi ve güçsüzlüklerinizi ölçtünüz mü? Bunları bilmediğiniz sürece size kimse yardım edemez. Ayrıca dürüst, yardımcı ve samimi olduğu sürece tavsiye ve eleştirilere açık olmalısınız.

Hazır olduğunuzda, aramanız gereken danışmanın özellikleri nedir? Aşağıda dikkat etmeniz gereken birkaç unsuru sıraladım:

  • Fikirlerinizi kullanılabilir kılmalıdır. Çoğu girişimcinin birçok fikri vardır. Bazıları kolayca uygulanabilir ama diğerleri oldukça zordur ve uygulamadan önce gözden geçirilmelidir. İyi bir danışmanın neredeyse her sektör hakkında bilgisi ve bakış açısı olmalıdır, böylece etjkilerini pekiştirirler.

  • Hesap verebilirliğinizi zorlamalıdır. Girişimciler zamanın akışına kapılırlar. Bu nedenle, büyüyen işin asıl önceliklerini unuturlar. Hedeflerinizi danışmanınızla paylaşmanız önemlidir. Eğer hedeflerinizi tamamlamazsanız size bunları hatırlatacak ve doğru yere dönmenize yardım edecek güenilir bir ses olacaktır.

  • İşinize dışarıdan bakabilmelidir. Başarılı bir işadamı asla boş durmaz. Büyümek ve genişlemek için düzenli bir fikir akışınız ve giderler ve kaynaklar hakkında gerçekçi bir bakış açınız olmalıdır. Sonra, planlama, bağlantı ve öngörü gerektiren bir çıkış stratejisi gerekir.

  • İhtiyacınız olan bağlantıları kurmalıdır. Yatırımcılar, ekipman ve yasal ya da muhasebe konularında bağlantıya ihtiyaç duyduğunuzda, danışmanınızın bağlantıları sağlayacak ve nereden bilgi edinebileceğinizi söyleyecektir. Daha da önemlisi, kendi bağlantı listenizi oluşturmanız için yapmanız gerekenleri de söyleyecektir.

  • İnsanların bakış açısına önem vermalidir. Bir danışman ne araması gerektiğini ve müşterilerinizin ne istediğini bilir. İşiniz büyüdükçe geriye gidip dışarıdan bakmanız zorlaşacaktır. Tren istasyonunun yanında yaşamak gibi, bir süre sonra tren seslerini duymazsınız.

Bu kriterlere uyan insanı nasıl bulursunuz? Bazen bir danışman kendiliğinden gelir ama arkadaşlarınız ve iş arkadaşlarınız arasında detaylı bir araştırma yapmanız gerekir. İyi bir rol modeli olabilecek, sizin kimyanıza uyacak yetenek ve kişiliğe sahip birini arayın.

Bu kişi hayatını bu şekilde kazanan biri ya da sizin sektörünüzden size yardım etmek isteyen bir rol modeli olabilir. Yarı emekli olmuş ama halen yerel organizasyonlarda ya da yatırım topluluklarında aktif olan Büyük Dalga kuşağından biri ideal bir aday olabilir.

Bir girişimcinin arkadaştan çok danışmana ihtiyacı vardır demiyorum. Sadece arkadaşlar, danışman da olursa iki görev üstlenirler. En azından ikisinden birine ihtiyacınız var ve ikisi arasındaki farkı söyleyebilmelisiniz.

Wednesday, March 24, 2010

Küçük Bir Aksaklık

Yaşadığımız geçici bir aksaklık nedeniyle bizi http://nihalmuradoglu.blogcu.com dan takip edebilirsiniz. Aksaklık en kısa zamanda giderilecektir, kısa süre sonra yazılarımızı buradan yayınlamaya devam edeceğiz. Anlayışınız için teşekkür ederiz..

Friday, March 19, 2010

Girişimciler için En İyi 10 Finansman Kaynağı



İş kurmak için gereken para, birçok girişimci için bir numaralı zorluktur. Fikrinizi bir kağıt parçasına yazdıktan sonra insanların size para yağdıracağı şehir efsanesine inanmayın. Gerçekte, girişiminizi ilerletmede keşfedebileceğiniz daha verimli birçok yaklaşım vardır.
Tabi ki tüm bunların da artıları ve eksileri vardır. Örneğin, her hangi bir dış kaynaklı yatırımla, sahipliğin ve kontrolün bir kısmını kaybedersiniz ve başlangıçla birlikte büyüme eğriniz daha uzun ve canlı olur.
Buna rağmen, girişimcilerin genellikle bir ya da iki kaynağa bağlı kaldıklarını ve çoğunlukla işlerinin zarara uğradığını görüyorum. Aşağıda, önem sırasına göre sıralanmış, size zaman ve enerji kazandıracak kaynaklar listesini 'temel kurallarıyla' birlikte göreceksiniz.
1. Başlangıç: Eğer varsa, girişiminiz için birikimlerinizden sağlanan öz-finansman tercih edilen bir nakit kaynağıdır. Bunun avantajı, diğer alternatifleri arama ve hazırlama için zaman ve çaba olmamasıdır. Kendinize borçlanmazsınız ve şirketinizin kontrolünden vazgeçmek zorunda kalmazsınız. Sadece yeni şirketiniz verim sağlamadan bugünkü işinizi bırakmayın.
2. Arkadaşlar ve Aile: Başlangıçtan sonra, girişimin ilk basamakları için aile ve arkadaşlar en sık kullanılan finansman kaynaklarıdır. gerçek bir değer biçme, gerçek bir ürün ya da gerçek müşterilerden önce bu yaklaşımı kullanın. Temel kural olarak, bu atılması gereken ilk adımdır, zira dış kaynaklı yatırımcılar bu ilk iki kaynağı işin içinde görmeden, finansman sağlamayı düşünmezler.
3. Küçük İşletme Bağışları: Bu kaynak genelde dikkate alınmaz ama Obama hükümeti alternatif enerji ve teknolojiye ön ayak olduğu için bu kaynak günümüzde odak alınmalıdır. Bu hızlı bir çözüm değildir ancak hükümet ve diğer finansman temsilcilikleri faiz ödemesi ya da sahiplik istemezler. Bu kaynaklar yerel işletme geliştirme temsilciliklerini kapsar. Kazanmak için bu işin peşini bırakmamalısınız.
4. Kredi veya Kredi Limiti: Eğer şirketiniz sadece geçici ya da az miktarda nakde ihtiyaç duyuyorsa banka kredilerini denemelisiniz. Çoğu insan borç kaynaklardan faydalanmak istemez çünkü girişimin hüsranla sonuçlanması korkusuyla borç yükünün altına girmek istemezler. Ancak siz kendi şirketinize kredi için yeterince güvenmiyorsanız, başka kim güvenebilir ki?
5. Girişim Kuluçkaları: Girişim kuluçkaları genç şirketleri yetiştirmek için özkaynak sağlayan; ayakta kalmalarına ve başlangıç sürecini atlatmalarına yardım eden şirket, üniversite ya da diğer kuruluşlardır. Bu kaynaklar, ofis ortamı, danışmanlık ve hatta nakit yatırımını içerir.
6. Melek Yatırımcılar: 25.000$ ila 250.000$ arası nakde ihitiyacınız varsa, bir sonraki adımınız yerel ağlardan faydalanmaktır. Şayet 'yüksek ağ' bireylerini tanımıyorsanız, danışmanınızdan sizin adınıza bulmasını talep ediniz. Burada ağ oluşturma anahtardır. Sizin işinizi anlayan ve siizn tutkularınızı paylaşan bir melek bulmalısınız.
7. Risk Sermayesi: Temel kural olarak, bu yöntemi ilk basamaklarda kullanmayın ve 1 milyon dolardan fazlasına ihtiyacınız olmadığı sürece denemeyin. Risk sermayesi firmasından alınan yatırım genellikle pahalıdır. Eğer risk sermayesine giderseniz, hızlı bir onarım beklemeyin, araştırmak için en az 6 ay harcamaya ve hesabı kapatmaya hazır olun.
8. Özkaynak ve Bartering Hizmetleri: Teknik anlamda bartering para yerine malların ya da hizmetlerin takas edilmesidir, ücretsiz ofis ortamı karşılığında iş sahibinin mal sorumlusu olmayı kabul etmesi örneğinde olduğu gibi. Hizmetler için öz kaynak değişimi yasal konsey, muhasebeciler, mühendisler ve hatta satış görevlileri ile görüşme gerektirir.
9. Lehtar şirketle ortak olma: Daha yerleşik bir şirket sizin malınızı kendi için tamamlayıcı olarak görebilir ve gelir akışınızı geliştirdiğinizde geri ödemek üzere finansmanı artırmak isteyebilir. Belgelendirmeyi ve 'beyaz yaftalamayı' unutmayın.
10. Üst müşterilerden birine taahhüt etmek: Malınıza ilk olarak ulaşmak isteyen ve gelimin maliyetini geliştirmeye istekli bir müşteri bulun. Bunun müşteriye faydası, malın isteklerini karşılaması için yeterli kontrole sahip olmasıdır.
Bütün finansman kararları kısa dönem ve uzun dönem maliyetleri, sahiplik, kontrol, zaman ve çaba arasında bir denge temsil etmektedir. Finansman stratejiniz her iş planının anahtarıdır, bu sebeple tüm alternatifleri değerlendirmeyi unutmayın.

Hoşgeldiniz!

Merhaba!
Sonunda blog yayına hazır!
Martin Zwilling'in blog.startupprofessionals.com adresinde girişimciler için hazırladığı blogun Türkçe çevirilerini size sunuyoruz.

Hakkımızda daha fazla bilgi edinmek için;
www.btym.org ve www.sietar-turk.com u ziyaret edebilirsiniz.

Çeviriler için Elmas Taştan ve Merve Namlı'ya teşekkür ederiz.

Nihal Muradoğlu

Wednesday, January 27, 2010